26 Şubat 2014 Çarşamba

Gercek/R

"Gercek simdiki an, gelecegi yeyip bitiren gecmisin ele avuca sigmaz ilerleyisidir. Isin gercegi, her turlu duyu, bellegin parcalarindan baska bir degildir." H. B. 
Bunu okuyunca déjà vu geliyor aklima. Bellegin parcalari, -mis gibi olma hali... Gercegin ne oldugu var bir de. Ornegin her gun kalkipta bugun gunes dogudan dogup batidan batacak mi diye kontrol etmiyoruz. (Boyle bir davranis ciddi anlamda bir tekinsizlik yaratirdi zaten ya da akil ile ilgili bir suphe-bu akil ve delilik meselesi de zaten 'gercek'lik arayisinda onemli bir nokta). Gunesin dogmasi ve batmasi bir gerceklik. Ama bunun ifade araci olan 'dil' bir uretim, bir kabul yalnizca. 'Gunes' 'dogu' 'bati' uretilen, kabul goren. Yani ifade araci degil ama ifade edilenin kendisi bir 'gerceklik'. Metaforsuz ama nerdeyse ona acik bir durum. Durum yanlis kelime olabilir belki de buna olay demek gerekir. 
Bu nokta da belki 'gercek' diye adlandirdigimiz bir cok sey bir 'kabul' den oteye gecmemekte. Burada 'farkindalik' ciddi bir cozum araci olabilir. Ister toplumsal ister uluslararasi olsun kabul sadece kabuldur ve yalnizca bireyi topluma dahil eder. O halde gercek hepimizin ortak paydasi degildir ve degiskendir. Bazen de bazi durumlara boyle bakmak faydali olabilir. 

Hiç yorum yok: