“Evin gerçek niteliği bir huzur
yeri olmasıdır. Yalnızca her türlü incinmeye değil; her türlü korkuya, kuşkuya
ve anlaşmazlığa karşı da bir sığınak. Böyle değilse eğer, orası bir ev
değildir; dışardaki yaşamın gerginlikleri evin içine sızarsa ve karı ya da koca
dış dünyanın o uyumsuz, sevgisiz ya da düşman toplumun eşikten içeri girmesine
izin verirse orası ev olmaktan çıkar; dış dünyanın, üzerine çatı çekip içinde
ateş yaktığımız bir parçası olur yalnızca. Bir ev ancak kutsal bir yer, bir
Vesta* tapınağı, bir aile ocağıysa….bir evdir.” (John Ruskin, Sesame and
Lilies, p.136-37)
*Yunan mitolojisinde aile ocağını
koruyan tanrıça olan Hestia’nın Roma mitolojisindeki karşılığı
………… “Kutsal” ve “dünyevi”
sözcükleri birbirine tam anlamıyla zıt değildir kuşkusuz. Sanayi Devrimi’yle
kutsal sığınağa büyük bir özlem doğdu ve işçiler ilk kez karşılaştıkları
dertleri dile getirecek, bu zorlu mücadelede onlara destek olacak sözcükleri
bulmak için dine yöneldiler. Bu koruyucu imaj arayışı toplumun daha da geniş
kesimlerine yayıldı; mabetlerin dinsel imajlarına yöneldiler. Açıkçası, ‘ev’
manevi sığınağın dünyevi versiyonu haline geldi; güvenliğin coğrafyası kentsel
merkezin mabedinden ev içine kaydı. ……………… (s.38)…………….. Dünyevi bir toplumda kutsal bir sığınak yaratmanın kültürel zorluğu. Sığınağın tasarımı özel bir sorun olarak ortaya çıktı: Katedral gibi muazzam bir yapının nitelikleri bir evin boyutuna nasıl uydurulacaktı? Üstelik katedral, kaos içindeki bir dünyada bir mükemmellik örneğiydi; hangi mükemmellik kuralı insanlara evde güvenli bir liman sağlayabilirdi ki? ……………. (s.43)
‘Kadın ve ev’ içinse şöyle yazmış(????!!!); …… “geri çekilip sığındığı bir yer değil, kadının savaş alanıdır, arenasıdır, sınırıdır, dünyasıdır. Ev, kadın için savaş halindeki yaşamdır, erkek iççin ise dinlenme halindeki yaşamdır… Kadının, etkinlikleri için başka bir dünyası yoktur… Bizzat, varoluşunu getirdiği gereksinimler dolayısıyla kadının, erkeğinkinden farklı bir ev idealine sahip olması gerekir.” (Gwendolyn Wright, Moralism and the Model Home, p.292)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder