29 Temmuz 2010 Perşembe

barbarlık

Teknisyen ve medyatik varoluş tarafından toplumdan ve ardından (bu varoluş tarafından istila edilen) üniversiteden bile kovulan kültür, doğasının ve yönünün -dışlanmış olduğu toplumun doğası ve yönüyle birlikte- tamamen değiştiği bir underground’un yasadışılığına terk edilmiştir. Modernliği, henüz bilinmeyen türden bir barbarlık yapan temel özellik, tam da her türlü kültürden yoksun ve bağımsız olarak varlığını sürdüren bir toplum olmasıdır. Yaşamın, kendini koruması ve büyütmesi gibi kendinden yola çıkarak bir kültür süreci oluşturduğu doğruysa –geçmiş bütün uygarlıklar bunu göstermektedir- günümüzde çok sıradan veya alışılmış görünse de böyle bir durum yine de neredeyse savunulmayacak bir paradoks yaratmaktadır. Demek ki barbarlık bir tür imkânsızlıktır, ama yine de meydana geliyorsa, bu asla yaşam güçlerinin açıklanamayan bir uyuşukluğu biçiminde değildir. Daha ziyade bu güçlerin büyük kin ve hınç fenomenleri içinde tersine dönmeleri gerekir. Ve yaşam, varlığıyla aynı töze sahip ıstırabında birdenbire kendi kendine katlanamaz olup kendinden kurtulmaya giriştiğinde bunu yapmaktadırlar. Demek ki kötülük, bu çılgın ama yine de tamamen anlaşılır olan kendini yok etme istenci ortaya çıkmadan asla barbarlık yoktur. Dahası; Her toplumsal geri çekilme durumunda, durgunluk ve düşüş özelliklerinin sarihliğinin ardında yaşamın kendisi olmayı kasıtlı olarak reddedişinin şiddetini görmek mümkündür.

Bu durumda kültür ne olabilir ve ne hal alır? Yaşamın yorulmak bilmeden kendine gelmesiyle, asla tamamen susmayan sözüyle aynı sıfatta varlığını sürdürür. Ama bir tür gizlilik içinde kalır. İddia ettiği alışveriş artık Site’nin ışıkları altında, anıtları, resmi, müziği, eğitimi-onun medyaları- vasıtasıyla meydana gelmez. O da yer altına girmiştir. Bunlar boş laflardır, vakitsiz göstermelerdir, yalnız kalmış bireylerin, tesadüfî karşılaşmalarda, aynı işaretle damgalandıkların birbirlerini tanıdıklarında, birbirlerine ilettikleri kimi referanslardır. Bu kültürü aktarmak, herkesin neyse o olmasına, tekno-medyatik evrenin dayanılmaz sıkıntısından, uyuşturucularından, canavar gibi büyümesinden, anonim aşkınlığından kaçmasına imkân tanımak; bunu çok isterler, ama bu onları kesin olarak sessizliğe mahkûm etmiştir. Hala dünyanın birileri tarafından kurtarılması mümkün mü?

Hiç yorum yok: